You are here
Trakya A.Ş.’nin grevci işçileriyle dayanışmayı yükseltelim!
diğer yazarlar
Minibüse binip İzmit Uzunçiftlik’te bulunan Trakya A.Ş.’ye gitmek istediğimi söylediğimde şaşkın gözlerle bana baktılar ve “kimse yoktur, orada güvenlik güçleri var” dediler. İşçilerin grevde olduğunu ve onların yanına gideceğimi söylediğimdeyse daha da şaşırarak baktılar yüzüme. Ben de “güvenlik güçleri olacak tabii, kimi korudukları belli” dedim. Minibüsten inip yürümeye başladığımda heyecanıma ve sevincime engel olamadım. Kocaman bir pankart: “Bu işyerinde grev var”. Daha önce birçok grev yerine gitmiştim. Ama kalabalık ve coşkulu giderdik. Yaşamamış olanlar için anlatmak istiyorum. O kadar güzel bir duygudur ki, benim için tarifi yok.
Karşılıklı sloganlar atılır, alkışlarla tempo tutulur. Sanki 40 yıldır birbirini görmeyen dostlar misali sıkı sıkı eller tutulur, kucaklaşılır ve halaya durulur. Sohbetler edilir. Yani sınıf dayanışmasının en güzeli yaşanır.
Bu sefer farklıydı, yalnızdım. Sevinç ve heyecanla vardım. 133 işçi, grevlerinin 51. günündeydiler. İlk sendikalaşma deneyimi 1996’da yaşanmış. O dönemde 84 gün grev yaparak mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmışlar. DİSK/Birleşik Metal-İş sendikası 1996’dan bu yana bu fabrikada yetkili. Her sözleşme dönemi zorlu yaşanmış. Banka hortumcusu olarak ün salan patron Hayyam Garipoğlu, işçileri işten çıkarmamış ama baskıyla sendikal örgütlülüğü dağıtmaya çalışmış. Ancak sendikal örgütlülükleri kuvvetli olan işçiler buna izin vermemişler. Toplu iş sözleşmesi bu dönem de çıkmaza girmiş ve patronun sıfır zam dayatmalarına ve işçileri bölme politikalarına karşılık 10 Kasım 2006’da greve çıkılmış.
Trakya A.Ş.’nin patronuna ait, aynı arsa üzerinde dört ayrı fabrika var: Berolina plastik fabrikası, Taurus PVC fabrikası, AL-CO Tencere fabrikası ve Trakya A.Ş.’nin alüminyum fabrikası. Şu anda bu fabrikalardan sadece Trakya A.Ş. sendikalı. Trakya A.Ş.’nin eski adı RABAK. 60’lı ve 70’li yıllarda RABAK’ta işçi direnişleri yaşanmıştı. Diğer üç fabrikadaysa sendika yok.
12’si kadın toplam 47 işçinin çalıştığı AL-CO fabrikasında, 2006’nın Nisan ayında sendikalaşma çalışması yüzünden başlayan işten atılmalar sonucunda atılan işçiler direniş başlatmışlar ve bu direnişi Ağustos ayına kadar devam ettirmişlerdi. Trakya A.Ş.’de sendikayı yıllardır hazmedemeyen patron Garipoğlu, AL-CO’nun sendikalaşmasına karşı bütün baskı araçlarını kullandı. İşçiler tuvalete güvenlik görevlileri eşliğinde gitmeye, hastalandıklarında hastaneye gönderilmemeye, kadın işçiler erkek güvenlik görevlileri tarafından aranmaya ve taciz edilmeye başlamıştı. Bunlarla yetinmeyen patron bütün işçileri gözetleyebilmek için fabrikaya 86 kamera yerleştirdi. Bunların 10 tanesinin gizli olduğu söyleniyor.
Trakya A.Ş.’de çalışan işçiler bu mücadeleye destek vermeye çalışmışlar. Ama sonuç olarak AL-CO işçileri işten atıldılar ve geçmişteki mücadelelerden ders çıkartan patron artık fabrikada İzmit bölgesinden işçi çalıştırmıyor. Onun yerine Adana’dan, Lüleburgaz’dan ve kendi memleketi olan Erzincan’dan işçiler getirtip onları çalıştırıyor. Bu işçiler 11 aylık sözleşmelerle çalıştırılıyor ve patronun fabrikanın yanına yaptırdığı barakalarda kalıyorlar. Trakya A.Ş.’nin grevci işçilerinin deyimiyle “askeri sistemle” çalışıyorlar.
Grevci işçiler, devletin kolluk kuvveti olan jandarmanın fabrika kapısında yıllardır konuşlandığını söylüyorlar. 8 yıldır çalışan grev gözcüsü işçilerden biri, buraya destek için birileri geldiğinde jandarmanın da sayısının arttığını, baskı uyguladıklarını söylüyor ve ekliyor: “Devlet sermayenin yanında, her zaman da öyle olacak”.
12 yıllık diğer bir grevci işçi, buradan birçok askerin terhis olup gittiğini ve bu durumun devlet ile patronun işbirliğini işçilerin gözünde daha açık bir şekilde gösterdiğini anlatıyor. Patronun Trakya A.Ş. fabrikasının haddehane bölümünü zarar ettiği bahanesiyle kapatmak istediğini, üstelik bu bölümün 2000 yılında ihracatta birinci olduğunu, ayrıca patronun “zarar edilen” bölüme 10 milyar YTL yatırım yaptığını, işçileri bölmek için yapılan bu oyuna gelmediklerini ve “ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganını yükseldiklerini söylüyorlar.
Grevde olan Trakya A.Ş. işçileri, 8’er saat vardiyalı olarak greve devam ediyorlar. Greve başlamadan önce bütün makineleri korumak için paketlediklerini belirtiyorlar. Greve halaya durarak, marşlar söyleyerek, davulla zurnayla başlamışlar. Bütün işçiler “fabrika çalışacaksa bizimle çalışacak” diyorlar ve aynı şartların sağlanması durumunda fabrikaya döneceklerini, istediklerini elde edinceye kadar kararlı bir şekilde mücadeleyi sürdüreceklerini belirtiyorlar. 27 Ocakta bir dayanışma gecesi düzenlemek için çalışmalara başlamışlar.
Trakya A.Ş.’de yaşanmakta olan mücadele işçi sınıfının bütününün mücadelesidir ve kazanımları da bütün işçilerin kazanımı olacaktır. Sınıf mücadelelerinin tarihi yenilgilerle oldu kadar kazanımlarla da doludur. Hepimizin yaşanmış olan bu tecrübelerden öğrenmesi gereken o kadar çok şey var ki. Hele günümüzde sınıf mücadelesi bu kadar gerileşmişken. Patronlar sınıfı ne yazık ki derslerini bizden iyi çalışıyor. Onlar sendikalarına sahip çıkıyor, toplantılar yapıp kafa yoruyor, bizleri bölmek, kafamızı bulandırmak için her yolu deniyorlar. Biz işçiler ancak bilinçli ve örgütlü olduğumuzda güçlü oluruz. Silahlarımızı iyi donanmalıyız ki (bu da sınıf bilincidir) mücadelede önümüze çıkan engelleri takılmadan, sabırla ve inançla aşabilelim.
Yaşasın Sınıf Dayanışması!
Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
Gazap Üzümleri