You are here
DİSK: “Sendikal Hakların Önündeki Engeller Kaldırılsın!”
Türkiye’de özellikle son yıllarda, sendikal haklar çoğunlukla kâğıt üzerinde kalıyor, bu hakların kullanımı fiilen engelleniyor. Çok çeşitli sektörlerde işçiler ya henüz sendikalaşma sürecinde işten atma saldırısıyla ya da yetki alındıktan sonra yetki itirazıyla veyahut patronların toplu sözleşme masasına oturmamasıyla karşı karşıya kalıyor. Son dönemlerde artan hayat pahalılığı ve düşen reel ücretler daha fazla sayıda işçiyi sendikalaşmaya iterken patronların sendika düşmanı tutumları, grev ve direnişlerin sayısını arttırmış durumda. İşçilerin, sendikalarının tanınması ve TİS masasına oturulması talebiyle yaptığı grevlere daha sıklıkla tanık oluyoruz.
Sendikanın yetkiyi almasının ardından patronların ilk refleksi yetki itirazı için mahkemeye gitmek oluyor. Ancak yıllarca süren yetki davaları, patronlara sendikalaşan işçileri yıldırmak, mobbingle, tehditle sendikadan istifa ettirmek için zaman kazandırıyor. Bu süreçler çoğu durumda işyerinin daha başından sendikasızlaşmasıyla sonuçlanıyor. Birleşik Metal-İş Sendikasının 2016’da örgütlendiği Nuhtel Makine ve Günsan Elektrik ile 2017’de örgütlendiği Salko Bisiklet’te benzer bir süreç yaşanmış, patronların açtığı yetki tespitine itiraz davaları 4-6 yıl sürmüştü. Birleşik Metal-İş’in bunun üzerine Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuru geçtiğimiz günlerde sonuçlanmış ve AYM, yetki davalarının uzun sürmesinin “sendikal hak ihlali” olduğuna karar vermişti.
DİSK, 9 Ekimde Genel Merkez binasında düzenlediği basın açıklamasında Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasını ve sendikal hakların önündeki engellerin kaldırılmasını talep etti. Açıklamayı DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu yaptı. Sendikalaşan işçilerin yaşadığı sorunlara değinilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ülkemizde sendikal haklar ağır kısıtlamalarla yüz yüzedir ve kâğıt üzerinde kalmaktadır. Anayasal ve evrensel bir hak olan sendikal hakların önünde çok sayıda yasal ve fiili engel vardır. Toplu iş sözleşmesi hakkı kanuni ve fiili engellerle kullanılamaz haldedir. Grev hakkı ise “erteleme” adı altında yasaklamalarla yok ediliyor. Anayasa’da ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde yer alan sendikal haklar, yasal ve fiili engeller nedeniyle kullanılamıyor. Sendikal faaliyetlere ilişkin 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ürünü olan yasaklar halen korunuyor.”
İş güvencesi hükümlerinin yetersiz olması nedeniyle sendikalara üye olan işçilerin baskı ve işten çıkarma uygulamalarıyla karşı karşıya kaldığı belirtilen açıklamada sendikalaşabilen işçilerin de toplu iş sözleşmesi hakkını kullanamadığına dikkat çekildi. “İşveren uzlaşmaya yanaşmıyor veya işyerini kapatıyor. İşten çıkarılan işçilerce açılan davalarda bu fesihlerin sendikal nedenle ve haksız olduğunun tespit edilmesine karşın verilen caydırıcı olmayan cezalar işverenlerin sendikasızlaştırma tutumlarını teşvik ediyor. İşverenler Anayasal bir hak olan sendikalaşma hakkını ‘bedelini ödeyerek’ ortadan kaldırıyor” denildi.
İşkolu barajının ve işyeri-işletme barajı olarak ikili baraj sisteminin, uzun süren yetki tespiti davaları ve grev yasaklarıyla birlikte, Sendikalar Kanunu’nu adeta “Sendikasızlaştırma Kanunu” haline getirdiğine dikkat çekildi. Mevcut yasadaki anti-demokratik engelleri aşan, barajları geçen sendikalarınsa fiili engellerle karşı karşıya kaldığı, Dev Sağlık-İş’in işkolu barajını aşmasına rağmen rakam oyunlarıyla baraj altı gösterildiği hatırlatıldı.
“İşverenler, SGK ve e-devlet kayıtları gibi resmi kayıtlar üzerinden yapılmasına rağmen olumlu yetki tespitlerinin tümüne itiraz ediyor. Üstelik yetki tespit itirazlarına ilişkin davaların yüzde 40’ı etik dışı biçimde yetkisiz mahkemelerde açılıyor. Bu gibi hilelerle davalar ortalama 3 yıla kadar uzuyor. Yetki tespit işlemlerinin haksız ve yersiz itirazlarla uzaması işçilerin toplu iş sözleşmesi hakkına ulaşmasını engelliyor. Bu süreçte işçilerin önemli bir bölümü işten çıkarılıyor, sendika üyeliği düşüyor. İşçiler sendikal haklarından mahrum bırakılıyor” denildi.
DİSK’in talepleri şöyle sıralandı:
- Anayasa’ya ve ILO sözleşmelerine aykırı anti-demokratik sendikal barajların kaldırılarak örgütlenme özgürlüğünün ve sendikal hakların kullanılmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
- 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve sendikal haklarla ilgili diğer mevzuat başta ILO sözleşmeleri ve normları olmak üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı ile uyumlu hale getirilmelidir.
- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan olumlu yetki tespitlerine itirazın toplu iş sözleşmesi prosedürünü durdurmamasını sağlayacak yasal değişiklik derhâl yapılmalıdır.
- Yetki tespiti için işyerlerinde referandum uygulanmalıdır.
- Toplu iş sözleşmesi yetki tespitine itiraz için açılan yetki davalarında, yer bakımından yetkisiz mahkemelerde dava açılmasının önüne geçilmelidir.
- Toplu iş sözleşmesi kapsamının genişletilmesi için mevzuatımızda yer alan “teşmil” mekanizması hayata geçirilmelidir.
- Grev erteleme mekanizması bir grev yasağı mekanizmasına dönmüştür. Bu uygulama derhâl kaldırılmalıdır.
- Anayasa Mahkemesi’nin grev ertelemeleri ve sendikal hak ihlalleri ile ilgili vermiş olduğu kararlar uygulanmalıdır.